21 Aralık 2010 Salı

İyi ki varsın Cüneyt Baba...



Fahrettin Cüreklibatır, nâmıdiğer Cüneyt Arkın.

Eminim çoğumuzun hayatında Cüneyt Arkın'ın önemli bir yeri vardır. 60'lı-70'li yıllarda çevirdiği filmleri hâlâ beğenerek izliyoruz. Üstelik tüm sinema hilelerini bildiğimiz, çekim hatalarını her izleyişimizde tekrar tekrar gördüğümüz halde.

Cüneyt Arkın filmlerini (veya genel olarak o dönemde çekilen Yeşilçam filmlerini) her izleyişimde o zamanki insanların saflığını temizliğini görüyorum. Sadece filmlerin içeriğinden veya konusundan bahsetmiyorum. Yukarıda bahsettiğim çekim hataları, filmin kahramanlarının masalsı ve aslında inandırıcılıktan çok uzak olmaları, bunlara rağmen o filmlerin haftalarca, aylarca gösterimde kalıp tekrar tekrar izlenmeleri ve o dönem insanlarında derin izler bırakmış olmaları. Tüm bunlar o dönemi, insanımızı çok güzel anlatıyor aslında. Milletçe iyi niyetli olduğumuz, evlerimizin kapılarının her daim açık olduğu, sözün senet yerine geçtiği yıllar. Yıllar sonra bizler de televizyonda aynı heyecanla defalarca seyrettik bu filmleri. O günlerden bugüne değişen belki de en önemli şey ise, artık kapılarımızı içeriden kilitliyor oluşumuz.

İşte o yıllarda parlayan Cüneyt Arkın, bugüne kadar yüzlerce film çevirmiş. Vurdulu-kırdılı diye tabir edilen filmlerden komediye, romantik aşk filmlerinden döneminin hayat şartlarını yansıtan sosyal içerikli filmlere kadar her türlü filmde oynamış, hakkını vermiş.

Peki biz ona hak ettiği değeri vermiş miyiz? Diğer pek çok sanatçımıza yaptığımız gibi sanırım ona da hak ettiği değeri göstermiyoruz. Dolamışız dilimize bir "Dünya'yı Kurtaran Adam", bozuk plak gibi onu tekrarlıyoruz. Tamam, o film iyi olmayabilir. Hatta bazılarının dediği gibi dünyanın gelmiş geçmiş en kötü filmi de olabilir. Ama Cüneyt Arkın demek Dünya'yı Kurtaran Adam demek değil ki! Bugün, gelişmiş teknolojiye rağmen, kaç kişi onun gibi dublör kullanmadan ordan buraya atlayabiliyor ya da bundan önceki yıllarda böyle bir şeyi kaç kişi yapmış? Herkesin yapabileceği şeyler değildir onun yaptıkları. Bunları yapabilmek için sadece yetenek de gerekmez, kendini sinemaya, yaptığın işe adamak gerekir, ki Cüneyt Arkın da yıllarca bunu yapmıştır. Bu yüzden Cüneyt Arkın olmuştur, bu yüzden gönüllerde taht kurmuştur.

Klasik olacak ama, Cüneyt Arkın başka bir ülkede doğsaydı belki de dünya çapında bir yıldız olurdu. Bu açıdan bakarsak Türkiye'de doğmuş olması onun için belki de bir şansızlık. Fakat olaya bir de kendi açımızdan bakarsak, onun gibi birisine sahip olduğumuz için ne kadar şükretsek azdır. O zaman değerini de -mümkünse onu kaybetmeden önce- bilmemiz gerekir.

Filmleriyle, gençlere yönelik yaptığı konferanslarla, televizyon programlarıyla pek çok şey katmıştır bizlere. İyi ki de yapmıştır, iyi ki de bu ülkede doğmuştur. İyi ki varsın Cüneyt Baba...




http://www.cuneytarkin.com.tr/
_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder